November 26, 2006

Ankaradan..

Günaydıın.Ankaradan Mamulinin bilgisayarından yazıyorum.Bir haftadır Ankaradayım.
Mamulinin evine ancak dün akşam gelebildim.Bu günde birazdan girişip evde temizlik(daha çok derleyip toplama, çamaşır, yemek)yapmaya başlayacağım.bu arada ben evde çalışırken ayağımın altında kimse istemem ,Allahtan Mamulinin arkadaşları ile bir sözü varmış toplaşıp oraya gittiler ,akşam gelecek.Ben de rahat rahat işimi yaparım.

Annem geçen hafta salı günü önemli bir ameliyat geçirdi halen hastanede yatıyor.Durumu oldukça iyi inşallah sonradan bir sorun çıkmaz.Günler hastane ile annemlerin evi arasında geçti ve bu arada bol bol Boncukçunun kedisi minnoşu sevdiik.Resimlerini Boncukçu basıyor çokk tatlı bişi yahu.Sadrazambey ile sorun çıkmasa alıcam ben de bir kedicik ama...sadrazamcım oldukça titiz biridir evde kedi medi istemez:(

Okuldan yıllardır görmediğim bir arkadaşım Ankaraya bir iş için gelmiş Annemlere geldi eski günleri andık görüştük.Çok memnun oldum.Uzun süredir okul günleri aklımdan çıkıp gitmişti,sanki o anlara geri döndüm.Eski günlerden ,sonra olan bitenlerden ,Yaklaşan yada çoktan geçen emeklilikten bahsettik.Sonraki günde Ankaraya tayin olup yerleşen bir arkadaşım geldi onunla sohbet filan.Babacımla bol bol sohbet ettik.Adamcağız felçli olduğundan evden çok az çıkıyor ve canı sıkılıyor,tabii Annemin ameliyatı dolayısıyla oldukça gergindi neyse biraz onunla vakit geçirdim iyi oldu.

Bu Annemin bilmemkaçıncı ameliyatı olduğundan hem artık hastanelerden iyice sıkılmış durumda hemen çıkmak istiyor,hemde oldukça deneyimli bir hasta olduğundan doktorlar ve hastanedeki diğer sağlık personeli ile muhabbeti bir yandan ilerletiyor:

Ameliyathane, çevrede doktorlar Annemi ameliyata hazırlıyorlar birazdan narkoz verilip ameliyat başlayacak.Annemin damarı çok zor bulunduğundan hazırlık aşaması azıcık uzamış bir yandan hastayı rahatlatmak amacı ile doktorlar ve hemşireler hasta ile sohbet ediyor.Deneyimli hasta (annem)onlara emekli bir doktor olan babam ile evlendiği ilk günlerde maaşlarının az olması ile ilgili bir şiiri azıcık deforme edip söylediklerini anlatıyor.Ameliyathanenin içini bir anda gülüşmeler sarıyor, doktorun birisi "Dur dur dur teyze,kalem bulun kağıt bulun bunu yazmam lazım bir daha söyle"

Efendim şiir aşağıda:


Bir elinde katgüt
Kalbin eder küt küt
İlmin çoktur doktor
Amma cebin züğürt
Bir elinde diploma
Pantolonunda yama
Baremzede doktorsun
Mühendisi kıskanma
Doktor civanım
Doktor doktor civanım
Aç bankası kuralım
Sözde banker olalım
Derken ameliyatı yapacak olan asıl operatör doktor geliyor narkoz filan....
İlahi Anneciğim sen çok yaşa amma sağlıklı yaşa bundan sonra emi:))

November 17, 2006

Hoşçakalın dedim ama...

Dün ankaraya gitmeden önceki son postu yazıp gerisini ya orda ya da dönünce artık diye düşünmüştüm .Ama dün akşam önceden haberim olmayan bir yemeğe davetli olduğumuzu öğrendim.Amann yemekte neler yoktu ki.Fotoğraf makinamı götürmediğime hayıflanarak cep telefonumla resim çektim .O yüzden fotoğrafların bozukluğu için özür dilerim.
Gittimiz eve Adıyaman dan bir misafir gelmiş ve yöresel yemeklerinden TUZDA TAVUK pişirmişler.Tarifi aşağıda.Ayrıca Kısır,çerkes tavuğu,kıvartzakhi(bunun tarifi daha sonra )güveç,kurutulmuş patlıcan ve biber dolması vardı.Yemekler harika ve bir o kadar da değişik olunca sohbet yemek tariflerinden açıldı benim bir bloğum olduğu ile (misafir bayanın soru dolu bakışları:Blog ne?)devam etti böylecene gece yarısını iyice geçmiş bir saatte eve döndüük.Eve döndükten sonra olup bitenler ayrı bir post konusu.Şimdi bunu kazasız belasız bir yayınlıyayım o sonra...
















TUZDA TAVUK:Tuzda tavuk sanırım güney ve güneydoğu illerimize has bir yemek.Ayıklanmış ama parçalanmamış bi tavuğu fırına dayanıklı bir kaba koyun.ayrı bir kapta 2 kilo kaya tuzunu(tavuk başına 2 kilo konuyormuş) az az su ile karıştırarak çamur(valla yapan hanım böyle tabir etti)kıvamına gelene kadar yoğuruyorsunuz.Sonra elde ettiğiniz karışımı tavuğun etrafına sarıp ekmek fırınında 3 saat pişmeye bırakıyorsunuz.


Fırından yeni çıkmış hali yukarda. Aşağıda ise tavuğun etrafındaki tz tabakasının kırılmış hali vee en altta ise içinden çıkan lokum gibi tavuuk...


 Posted by Picasa

November 16, 2006

İki haftalığına Ankaradayım

Önümüzdeki cumartesi günü Annemin ameliyatı nedeniyle iki haftalığına Ankaraya gidiyorum.Bu seferki ameliyat önceden bütün testleri yapılıp karar verilmiş olduğundan birazcık daha içimiz rahat gibi.İnşallah bir sorun çıkmadan olup biter.
Bu arada mümkün olursa hastanede Anneme yardımcı olmak için refakatçı kalmak istiyorum,bakalım.Kalan zaman da evdeki yeni misafiri mıncıklayacağım.Biraz da Mamulinin evinde kalıp yemek ve temizlik ortalık derleme toplama filan yaparım(bekar evi noolucak).
Havalar da şansımı bir güzel,pastırma yazı başlamış öyle diyorlar.Aman iyi çünkü çok kar ve buz olursa hastaneye gidip gelmek zor oluyor.
Konunun garip tesadüfü de ben öğrenciyken o hastanenin ilave inşaatında staj yapmıştım.Zamana göre oldukça orjinal bir kiriş sistemi vardı.Hatta bin güçlükle çatıya tırmanıp fotoğrafını çekmiştim staj defterine koymak üzere.
Eğer fırsat bulursam Mamulinin bilgisayarından bir post yazarım bulamassam gelince görüşmek üzere hoşçakalın...

November 15, 2006

Boncukçu blog dünyasındaa!

http://minnosveboncukcu.blogspot.com/
İşte boncukçunun blogspottaki adresi.Nihayet aramıza geldii.Aylardır Boncukçuyu bir blog açmaya razı edememiştik ama bir kedisi olunca o da yakından takip ettiği blog dünyasına sevimli kediciğini tanıtmak için blog açmaya karar verdi.
Not:Onda kedisinden başka ne marifetler vardır.İsmi niye Boncukçu mesela.Çokk güzel takılar yaparda ondaan!Artık bütün bunları kendi bloğundan izleyeceğiz.
Hoş geldin Boncukçu.

November 14, 2006

bu da elime yeni geçti

Minnoşun değişik bir pozu efendim:)) Posted by Picasa

Boncukçunun minnoşu

Uzun süredir Boncukçu bir kedi almak istiyordu.Nihayet aradığı kediyi buldu.İşte aşağıda resmini gördüğünüz güzellik Boncukçunun bi tane kedisi minnoş.Ben şimdilik ancak resimlerini seviyorum ama hafta sonu Ankaradayım.Bir güzel sevicem onu:))Akşam aradım naaptınız diye,amanın birinin sesi geliyor arkadan miyak miyak.Acıkmıışş.Yeyim ben seni dedim telefondan.
Alttaki grup ise minnoşun kardeşleri bir arada.Onlara henüz bir sahip çıkmamış.İnşallah onlarada Boncukçu gibi çok sevecek biri sahip çıkar.
Bocukçuyu epeydir blog açması için razı etmeye çalışıyorduk pek yanaşmıyordu.Galiba Minnoş için bi tane açıcak.
 Posted by Picasa

November 10, 2006

ÖZLÜYORUZ

Atam seni özlüyoruz.Rahat uyu diyeceğim ama..... Posted by Picasa

November 09, 2006

blok dünyasında bir yıl

10 kasım yaklaşıyor Atatürk resmi bulayım ama güzel olsun o karizmatik adamın bütün zerafetini göstersin filan derken birden!Ben geçen sene de 10 kasımda birşeyler yazmıştım sanki...AAA!yahu 1 kasım da ilk defa blog dünyasına girmişim benn!sonra da haziran ayında blogspota taşındıım..Yaani bir yılım gelmişte geçmiş bilee..Ay ne mutlu oldum birden bilsem yaş günü yapardııım.İlk postu yazdığımda öylesine yazıyorum ,aman benim bloğu kim görüp okuyacak canım diyordum.Ama şimdi hepinizi adeta apartman komşularım gibi görüyorum.Vallahi aynı apartmanda oturduğum komşularımla sizlerle olduğu kadar muhabettim olmuyor bile bazen.
Hadi iyi geceleer ,bakın aynı gün iki post birden kıymetini bilin her zaman olmuyor yani:))

Kolyeemm!

Gene Ankaradan bahsedeceğim işte.Geçen gün yorum yazan Anonimus kardeş kızıcak ama napiim.Pehlivan tefrikasına devam.
Bu arada benim bunu ikinci yazışım birincisi uçtuu genee.
Tatil dönüşü bir iki günlüğüne Ankaraya da uğradık.Ben de bunu değerlendirip Boncukçu ile beraber onun gittiği takı kursuna gittim.Orada bu kolyeyi yaptık.Çok zevkli bir uğraş.Hemde ortaya çıkan eserinizi taktığınız zaman, nereden aldığınızı soranlara"Ben yaptım!"demek yok mu..
Yapmak bayağı bir kaç saat sürüyor.Ama o arada sohbet ve çaylar bir yandan.Bir yandan hanımların kursa gelirken getirdikleri börek ve çörekleerr...Yani bayağı eğlendim anlıyacağınız.Kolyeyi yapar yapmaz da hemen yandaki sandalyenin üzerine koyup resmini çektim.Ancak şimdi basmaya sıra geldi.Hımm , tatile giderken uğrayıp çay içtiğimiz bir yerde bin çeşit baharat satılıyordu onun da resmini çekmiştim ama ona da sıra gelmedi bak:))
Posted by Picasa

November 06, 2006

ANKARADA KAR

Cumartesi sabahı Ankaralılar güne karla merhaba dediler.Bütün olumsuz yönlerine ve trafikte yarattığı bütün kargaşaya karşın ilk kar Ankarada hep heyecanla karşılanmıştır.Kar yağdı haberini kızkardeşlerimMailci ve Boncukçu telefonla arayarak bana ulaştırdılar.Artık Ankaradan uzak yaşamama rağmen eski bir Ankaralı olarak beni bu heyecana dahil ettiler.Fotoğrafı Boncukçu çekmiş bana bu sabah ulaştırdı maille.Kar o kadar ani gelmiş ki dalındaki gül solmadan üzerine kar yağmış.
Bir de bu sabah Türk siyasetinin dürüst ve temiz yüzü,son nazik siyasetçi diye anabileceğimiz Sayın Bülent Ecevit'in ölüm haberini tv lerden öğrendim.Hepimizin başı sağolsun. Posted by Picasa

November 03, 2006

Sonbahar

Çoğu kişi için sonbahar hüzünü çağrıştırır.Sanki doğanın ölümü gibi bir bitiş gibi yorumlanır bu mevsim.
Ama siz hiç sonbahar mevsiminde Zonguldak Ankara karayolunda Devrek civarında durup ormanları seyrettiniz mi?
Seyretmedinizse eğer buyurun size dört tane fotoğraf.
Seyreyleyin sonbaharın güzelliklerini....


 Posted by Picasa

November 01, 2006

Dönüş yolu

Efendim kırk yılda bir 3-5 gün bi tatil yaptık ya,artık anlata anlata bitiremem ben bu tatili.Pehlivan tefrikasına döner.Ama ne yapayım her zaman yazacak ne bukadar resim ne de malzeme oluyor.26 Ekim sabahı Ankaraya dönmek için otelden ayrıldık.Yandaki resim de bir gün önce sahilde çekildi.Şimdi hem hava birden soğuduğundan hemde muhtemelen dışarda zırıl zırıl bir yağmur olduğundan "ıyyhh!" diye içiniz titredi değil mi?Amaa değiill çünkü o güün yazdan kalma bir gündü ve hava da deniz de çook güzeldi.Şimdi orası da yağmurlu imiş sanırım.Bir iki günlük tatilimiz sırasında hava bize kötü süpriz yapmadı zaten. Döndüğümüz günün sabahı da Antalyayı böyle bir havada bıraktık ve Ankara bizi aşağıdaki resimdeki hava ile karşıladı.Tabii ben de sanki hiç Ankara havasını bilmezmişim gibi "düdük" şeklinde bir kıyafetle otelden ayrıldığımdan iyicene bir üşüdüm.Üşüdüğümün de çok farkında olmam öyle hemencecik.Annemin dehşet içinde "öylemi çıkıyorsun dışarıı?" filanlarına da kulak asmadım peek ve Ankara dönüşü bir güzel nezle oldum.Neyseki habire grip filan olan Sadrazamın ilaçları var da evde hemen birşeyler aldım hafif geçiyor gibi nezlem-gribim şimdilik.Tabii sabah Boncukçu ile msn de yazışırken boş bulunup bir HIRRAPPŞUUU! patlattım,yıkıldı ortalık.Sonrada kardeşim ile geçenkış kaybettiğimiz halamızı andık.Öyle soru işareti gibi
bakmayın canıım.Hapşırma deyince rahmetlinin eline kimse su dökemezdi.O tarihlerde altlı üstlü otururduk bir hapşırdımı üst kattan duyardık.Halacım bir kamu kurumunda müdürdü o zaman ,bir hapşırdımıydı bütün memurları hah diyorlarmış müdürehanım nezle olmuş:))İşte benimki de ona benzer bişi oldu sabah sabah...
Ankaraya Eskişehir yolu tarafından girdik resimde Ümitköy Migrosun önünden geçerken cep telefonu ile çekildi. Posted by Picasa