August 28, 2008

gene kayboldum:))

Dün akşam işten çıktım,saat 5.Spora gidecektim.Ramazan geliyor oruç moruç gidemem bari son bir iki defa daha gideyim diye düşündüm. İş yerim ile Zonguldak arasındaki minik kasabadan geçeceğim.
Amanın asfalt çalışması vaarr!
Haydii yan yola döndüm.
Noolurdu önden de bi araba gitse.
Kimsecikler yok yolda.
Ya ben bu yollarda geçen sene de
kaybolmadımmıydı?
Evet ama hatırlamıyorum nerden geçtiydik.
Ya şu yol düzgün orası ana yola çıkar zahir.
Yoo çıkmaaz,orası dağın başında bilmem ne müdürlüğü,çıkmaz sokak.
Bin kişiye sor ordan oraya git,ne ise saat 5 te çıktığım işten spora tam saat 6 da vardım.
Eve gidince de olayı unuttum gittii.
Bu sabah işe geliceğim.
Aaa yol bitmemiş tabii.
E kızım evladım daha dün akşam geçmedinmi bu sefer bul yolu, değil mi?
Ya dün kaybolmuştum sabah gene kayboldum.
E gazeteci kapanan yolda kaldı.
Hadi gene gazeteci arayamam şimdik.
Gazeteleri de bu sabah internetten okurum artık naapim.
Benim uzmanlık alanım evden işe giderken kaybolmak.
Şehirlerarası kaybolmak Sadrazamcımın uzmanlık alanı:))

August 14, 2008

sinop cezaevi


Sinop'a kadar gitmişken ünlü sinop cezaevini gezmeden olmazdı tabii.Şehre girerken hemen önünüze çıkıyor zaten.

1882 yılında iç kale resmi olarak cezaevine çevrilmiş.

1939 yılında çocuk hapishanesi için bir bina ilave edilmiş.

Çocuk ıslahevi kısmını gezmedim,gezemedim.Yüreğim kaldırmaz diye hiç teşebbüs bile etmedim.

Çünkü büyüklerin kısmını bile gezerken gözyaşlarımı tutamadım.


Görüş odası camı. Buradan nasıl,ne kadar görüşülebilirse artık.
Hele bir zindan var.Mamuli ile Sadrazam :
"Yahu insan burda nasıl yaşar,ölür be!"dediler.
"Ööll"
dedim
"mahkumu insan sayan burayı yapmazdı zaten"

Burada yatmamış tarihi şahsiyet kalmamış nerdeyse:
Kırım Hanı Devlet Giray
Sabahattin Ali
Refik Halit Karay
Mustafa Suphi
Ahmet Bedevi Kuran
Ruhi Su
Burhan Felek
Zekeriya Sertel
Nazım Hikmet
Aldırma gönül de burada yazılmış biliyormuydunuz.
"Dışarda deli dalgalar,gelir duvarları yalar"
Cezaevinin bulunduğu eski kalenin üç tarafı denizle çevrili.
İnsanın içi ürperiyor.Ne kadar gazetelerden kitaplardan okusak,gözle görmek müthiş birşey.
Unutmadan,cezaevine girmeden hemen kapıda maket gemiler satan bir dükkan var.Harika el işi minik gemiler,kayıklar satıyor.Mükemmel hediyelik olur.
Posted by Picasa

August 05, 2008

Tatil bitti

Bir zamandır yoktum;tatildeydim.Memleketimize Hopaya gittik.Mamuli her yaz okulda olduğundan ancak şimdi okul bitince Hopaya gelebildi bizle beraber.
Gittik gezdik,büyükleri ziyaret ettik,doğanın baş döndüren yeşiline hayran kaldık,döndük geldik işte.


Eşimin Hopaya çok yakın olan köyü Abuislah taki etrafında şirin bir kahvenin olduğu dev ıhlamur ağacı.Ağacın büyüklüğünü altındaki güneş şemsiyelerine bakarak anlayabilirsiniz.


Bu da aynı köyden bir manzara.Yeşilin yoğunluğuna dikkat!


Bir gün Rize Ayder yaylasına gezmeye gittik.Orada yeşil daha yoğun,başdöndürüyor.Bir yandan olanca yüksekten şırıl şırıl akan sular..

Oralarda Ortancalar bile daha mavi daha pembe sanki.Bahçeden Boncukçu ile beraber(Biz oradayken Boncukçu da geldi Hopaya)Ortanca topladık vazoya koyduk.


Eller Boncukçunun. Resmi bendeniz çektim.

Dönerken Sinop üzerinden geldik.Gerze de kaldık.Tatlı ufarak bir yer Gerze.


Sinopa kadar gitmişken Hamsilos koyuna,Türkiyenin tek fiyorduna uğramadan gelinmezdi tabii.Türkiyenin tek fiyordu derken dünya yüzünde Finlandiyadan başka bir tek burası varmış fiyord olarak.Bunu da yeni öğrendim.

Şimdilik bu kadar,daha çok resim var.Sinop hapishanesi ayrı yazı konusu olsun bari...

Posted by Picasa