November 26, 2007

Abant gezisi

Geçtiğimiz hafta Perşembe ve Cuma günü Zonguldak Kimsesiz Çocuklar Derneğinin düzenlediği Abant gezisine katıldım.Abantı ilk defa karsız gördüm.Çok garip geldi.
Yürürken sürekli: "Aaa burada kaldırım varmış,Aaa burada tahta banklar varmış"dedim.
Zira hep karlar altındayken gelmişim buralara.
Hava çok güzel ve pırıl pırıldı.Göl masmavi gökyüzünü yansıtan bir ayna gibiydi adeta.
Göl etrafında bayağı uzun bir yürüyüş bile yapıldı.Otele dönerken artık biraz kilo vermenin zamanı çoktaan gelip de geçmiş olduğu sızlayan ayaklar sayesinde bir kez daha hatırlandı.
Akşam barda bir güzel eğlenildi.Şaraplar içildi.
Mevsim kış olmadığından sıcak şarap yoktu.
Geziye sadece bayanlar katıldı.Sonra da ara ara beyler aranıp çatladıldı:)
Kaldığımız otel Taksim İnternational.
Otelin içindeki Mudurnu evi köşesi.

Dönüşte Mudurnuya uğradık.Aslında eski doku restore edilmiş evlerle gayet iyi korunmuş durumda.Ama bu terkedilmiş gibi duran eski evdeki köpişler bize öyle çok havladılarki durup resimleri çektik.
Yolda tabii oralara gitmişken Filiz Makarnaya da uğrandı.Ben Cevizli Keşli Erişte yedim.Harikaydı.Yani öyle bir yemişiz ki resmini çekmediğimi çok sonra farkettim:))
Döndük geldik.Güzel bir geziydi.
Tabii giderken gündüz geçtiğimiz Devrek Mengen karayolu binbir renk ile gene şahane bir sonbahar manzarası sundu bize.Ama otobüsü durdurup resim çekemezdim tabii.Neyse oralardan araba ile geçtiğimizde resim çekiyorum hep.Artık bir dahaki sefere.

November 21, 2007

yeni fimolar

Boncukçu bi yanlarda görmüş bende yaptım.İşte size fimodan giysiler,ayakkabı,çanta.Yaparken çok eğlendim daha gerisi gelicek.
Posted by Picasa

November 13, 2007

sonbahar


Bazen binbir renk cümbüşü içinde gözleri alan sonbahar bazen de( yazın o çok beklediğimiz)yağmurları ile böyle kapkaranlık sıkıcı bir görünüme bürünebiliyor.

İşyerinde öğle tatili.Sıkıldım.Uykum geldi.Bugün buranın pazarı.Yağmur çoktu gidemedim.Artık akşam giderken bişiler alayım.
Akşama da yemek yapmam lazım.Ne yapsam?

Derken Sadrazamcım hızır gibi yetişti:

"Nenoni akşama ne yemek var? Balık alayım mı?"

(Al al yemek memek yok pişirecek bişi de yok.)

Demedim tabii:))

Neyse akşam giderken markete uğrıyayım ben gene de.

Bu arada son birkaç gündür şehrimizde bir fırtına bir yağmur,havalar bir bozdu sormayın.Balıkçı barınağındaki motorlar bayağı hasar görmüş,yollarda ağaçlar direkler devrilmiş.

Hafta sonu dev dalgalar limanı aşıp içerdeki gemileri sallıyordu.

Her ne ise kış yaklaştı.Artık bu mevsim böyle havaları normal kabul etmemiz gerek.

Posted by Picasa

November 10, 2007

November 08, 2007

Gidip gelen internet

Soldaki resmi dün basıcaktım ama internet o kadar gidip geldiki bugün ancak basabildim.
Dün sabah işe geldim Kuzine ile çay içtik sonra odama geçtim bilgisasyarı açtım msn de açık tabii.Boncukçu da açmış.Tık tık.

Bonçukçu:"selamm"
Nenoni:"günaydın,naber"
ÇOT! msn gider.
AAA internet gitmiş.
E geldi hadi devam.
Ben:"işte felan da fişmekan şu old..."
ÇOT! gene gider.
O arada iş için bişey bakılıcak bir siteye girilecek.Ohoo internet yok.Bi gelir bi gider.
En sonunda bilgisayara bi kafa atsammı diye düşünürken bulur kendini Nenoni ve kalkar odadan çıkar.
Not:Masaüstüne de bir bakın.Bu sabahki gökkuşağı resmi orada.
Posted by Picasa

November 02, 2007

ille de deniz


Masaüstüne basıcakken AAA! bir de baktıım nenoni ye gitmiişşş.artık silmedim naapiim:))
Posted by Picasa

November 01, 2007

187.sayfa


Kuzine beni sobelemiş.Son okuduğunuz ya da okumakta olduğunuz kitabın 187.sayfasını yazıyorsunuz.
İşte okumakta olduğum kitap:KAZAKLAR -TOLSTOY.
Neredeyse Rus klasiklerinin tamamını okuduğumu düşünürken Ankaraya bir gittiğimde babamın okuduğu bu romanı buldum.A a aa!Ben bunu okumamışıım.Babam bitirdikten sonra alıp geldim.Ama ancak okumaya yeni başladım.(Eee o kadar gezersen okumaya zaman kalmadı tabii:)
İşte 187. sayfa:


Pencereden baktılar.gerçekten de klubede alışılmamış bir gidiş geliş vardı.Kızlar sürekli olarak bir içeri bir dışarı koşuyorlar,birşeyler götürüp getiriyorlardı.


Beletski:


"Hazır oluyor mu?"


Klübeden kahkahalar yükseldi.


"Bir dakika sonra hazır.niye soruyorsunuz?Babamız acıktı mı?"


Ustenka tombul,kırmızı yanaklı,güzel bir kızdı.Giysisinin kollarını yukarı doğru kıvırmıştı.Tabak almak için hızlı adımlarla Beletski'nin odasına girdi.Karşısına dikilen Beletski'ye çarpmamak için yana kaçarak:


"Dikkat et, yoksa hepsini düşüreceğim." diye bağırdı tiz bir sesle.Gülerek Olenin'e:éDuracağına yardım eytsene!" dedi ve ekldi:"Kızlara tatlı getirmeyi de unutma!"(bonbon şekeri ve zencefilli çörek demek istiyordu.)


Beletski sordu:


"Marianka geldi mi?"


"Elbette geldi.hamuru o getirdi."


Usenka odadan çıktıktan sonra Beletski:


"Biliyormusun?" dedi."Eğer bu kız bir güzel temizlenip iyi giydirilse,bizim güzellerimize taş çıkartır.Albay Borşev'le evlenen Kazak kadını gördün mü? Ne dignite! Nasıl ediniyorlar bunu?"


Ben de Boncukçuyu ve Yalnızlar Kraliçesini sobeledim.
-----------------------------------------





Dün akşam haberlerinde duydum öldüğünü.
Üzüldüm.
O kadar asık suratlı ve kaba saba politikacının içinde sevimli sevimli gülümseyen nazik biriydi o.
Ayrıca değerli bir bilim adamıydı.
Ne yazıkki ülkemizde insanlar bilim adamı kimlikleriyle tanınamıyorlar pek.