April 30, 2007

apartman günü

Dün öğleden sonra oturduğum apartmanımdan komşularımın geldi.Açıkçası günüm vardı işte.Kuzinenin muhteşem pastası burda arkada görünüyor ama aslında başköşedeydi.Tadı da görünüşü kadar şahaneydi.Komşularım"AA sizmi yaptınız,gülleri de mi siz yaptınız" diye kuzineyi soru yağmuruna tuttular.
Bunlar da benim yaptıklarımdan bir kaçı.Tariflerini yarın yazarım.Her güne yazıcak bişi olsun değil mi?
Posted by Picasa

April 28, 2007

taşucunda seminer

İşte bu yemekhanemizin önündeki bahçe.Hava güzel, manzara şahaneydi.Bir de akşama kadar süren dersler olmasaydı.Neyse efendim emekliliğim gelmişken seminer bahanesiyle Taşucunu da görmüş oldum böylecene.Yıllar önce Mersini görmüş,bir çok defada Antalyaya gitmiştik ama Taşucunu görmemiştim.Kısmet bu sefermiş.
E tabii gelmişken Tantuni yemeden dönülür mü?İşte size Tantuni.Lokanta sahibi"Heh turist işte.Her şeyinde resmini çekerler hemen"yüz ifadesiyle beni süzüyordu.Bilmez o Tantuni resimleri bana lazıım,bloğuma basıcam.Di mi?

Bu da akdeniz balıkları.O tombiş gölge de been.Balıklar soldan başlayarak:En soldaki kofana,onun yanındaki turna,bi yandakiler lüferdi galiba,ortadaki kahverengi orfozmuş.
Bu da cezerye.Dediklerine göre en iyi cezerye Tarsus tarafında yetişen havuçlardan yapılırmış,içine fıstık ya da ceviz konulurmuş. Daha bir sürü resim filan var.Ama evde temizlik var,benim de yarın günüm var.Börek mörek bişiler yapmam lazım.
Biri beni bu bilgisayarın başından kaldırsıınn.....
Posted by Picasa

April 27, 2007

3 x 3 sobee(biraz gecikmiş bir sobe)

3x 3 sobe aslında üç gün içinde cevaplanıyor galiba ama seminere gittiğimden ancak vakit bulup yazıyorum.Daha taşucu hakkında bişi yazamadım gerçi.Bekleyiniz efendim pehlivan tefrikası gibi daha çook yazıcam....
Gelelim 3x 3 e:
1-Bu güne kadar yaşadığınız üç şehir:
Ankara,evlendikten sonra da Zonguldak.(Üçüncü bir şehirde yaşamadım)
2-Tatil için gittiğiniz ve önereceğiniz üç şehir:
Antalya:Biraz sıcağa katlanabilirseniz çook hoş bir tatil şehri,gezilip görülecek şahane yerler var.
Çandarlı:Rüzgarlı havası ve soğuk denizi var onun dışında çok güzel bir tatil kasabası.
Akçakoca:Karadenizde sakin bir kıyı kasabası Zonguldağa yakın olması dolayısı ile yazları bir iki günlüğüne kaçabildiğimiz bir yer.Kalabilecek iyi kalitede bir iki oteli de var.
Daha sevdiğim bir sürü tatil yöresi var ama üç tane yazıcakmışız...
3-Yaşamak istediğiniz veya görmek istediğiniz üç şehir:
Ankara:Ankara Ankara güzel Ankara.Doğup büyüdüğüm şehir.Gönlümde ayrı bir yeri vardır her zaman.
Zonguldak:25 yıldır yaşadığım yer.Hayat büyük kentlere göre daha yavaş akıyor burda(bakınız yaşam felsefem).Ayrıca doğası ve denizi güzeldir.
Antalya:Sıcağı müthiş ama severim ben o şehri.
Paris:Görmeyi çok istediğim bir şehir.
4-Şu andaki mesleğiniz:Bir KİT de mimarım.aslında mesleğimi çok da yapıyorum denemez şu anda.
5-Yeniden dünyaya gelseniz hangi mesleği seçerdiniz:Ressam olmak isterdim.Ama büyük bir de atölyem olmalı.
6-Kesinlikle yapamam dediğiniz meslek:Dağcılık ya da tırmanma gerektiren herhangi bir iş.Yüksekten korkarım da.Azcık ta hantalımdır.Öyle tırmanma filan bozar beni:))
7-Çok sevdiğiniz bir kitaptan alınan paragraf ya da bölüm:Çılgın Türkler.Ama buraya alamıyorum.Bütün kitabı yazamam, her satırına bayıldım çünkü.
8-Sevdiğiniz şiirden bir paragraf:İşte şimdi mahçup oldum, çünkü okumayı o kadar sevmeme rağmen hiç şiir okumam .
9-Yaşam felsefenizi oluşturan sözlerden biri:Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın.Ya da kaplumbağalar uzun yaşıyormuş(yavaş olduklarından)
Şimdi yemek tarifleri:
Quaney
Enginar salatası
Böğürtlenli şarap
Ben kimseyi sobelemiyorum çünkü sanırım herbikesler bu konuda sobelenmiş....

April 26, 2007

Döndüüm...


Geçen postta yazmış olduğum seminerden ancak dün dönebildim.Hava azıcık rüzgarlı ama güzeldi.İLk fırsatta yediğim tantuni ve cezeryelerden başlayarak derslerden vakit bulup gezebildiğim yerleri filan anlatacağım.Şimdilik Akdeniz manzarası ile idare ediniz:)
İş bu manzara takvim yaprağından filan apartma olmayıp bendenizin makinası ile çekilmiştir...
Cadıcım senin sobeni de ilk fırsatta cevaplayacağım,unutmadım..
Posted by Picasa

April 11, 2007

laf lafı açtı,çenem düştü..

Merhaba efendim.Ne yapayım, ne yazsam da yazsam derken telefon çaldı.Annem arıyor.Anneannem onlardaymış.Yazık nerdeyse 100 yaşına birkaç sene kalmış .Gençken bile çok ufak tefek olan anneannem yaşlanınca iyicene ufaldı kaldı.Annem pire nine diye takılıyor.İnşallah Allah bize de o kadar uzun ömür ve de o yaşta o kadar akıl fikir ihsan etsin.Amin.Yaşına göre cin gibi hala.Amanın kadına nazarım değecek.Aman aman diyeyim.Ne olur Allahım azıcık nefes alalım.Kimseye birşey olmasın birazcık..
Neyse ne diyecektim nerelere geldim.Hafta sonu bende seminerdeyim."Emekliliğin geldi hanım hala ne semineri" demeyin.Ne bileyim valla gaza gelip formu doldurmuş bulundum.İş yerim de beni bir seminere gönderiyor işte.Ben de Mersin Taşucuna gideceğim.Zonguldaktan dünyanın yolu.Ayaklarım filan o kadar yolda davullar gibi şişer herhalde..Söylendiğime bakmayın aslında bayağı bir değişiklik olacak benim için.Tabii her yaz bi yanlara gidiyoruz ama ,hep ailece seyahatlarımız.Yalnızken de hep akraba yada tanıdıklara gittim.Neredeyse 20 yıldır filan hiç yalnız yabancı bir yere gitmemişim.AAAA!Valla özgürlüğüm hafiften elden gitmiş mi ne?
Yok yok fırsat olmamış herhalde. Çalışıyorum.Annemler Ankarada ,sonra Mamuli de ankaraya gitti.Tatil dışında bütün izinler orda geçiyor ister istemez.
İşte böyle dostlar yol izlenimlerimi falan dönünce anlatırım.Yok yok hemen yarın gitmiyorum.Daha birkaç gün var canım.Ne yazsam filan derken buralara geldik.Ohoo benim çenem bir açıldımıydı,arkadaşlar bilir valla havadan sudan ordan burdan bir saat susmam aslında da size pek denk gelmemiş zahir.
Bir yandan Alem fm açık .Okan Karacan konuşuyor.Sabahları işe giderken arabanın radyosundan Nihat Sırdar'ı dinliyorum bir yandan komikliklerine gülerek.Sağdan soldan geçen arabalardaki insanlar"yahu ne gülüyor bu kadın kendi kendine "diyorlar muhtemelen.Hele yoldan bir simit te almışsam bi yandan simiti tırtıklayıp, bi yandan aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın hızında araba kullanarak işe geliyorum.E ne yapayım ben yavaş araba kullanan bir sürücüyüm.Zaten buralarda öyle hız yapacağınız güzel otobanlar filan da yok.Eğri büğrü iniş yokuş yollar hep.Ama her gün aynı yolu yaptığımdan bütün çukur ve tümsekleri ezberlemiş bulunuyorum:))
Sadrazamcım da evde yok gelip geri çıktı.Ben de kendime şöyle kocaman bir salata yapayım.Geçeyim Tv nin karşısına. Çayım da yanımda.Ya vallahi nispet yapmıyorum.Evde çoluk çocuk ta yok ki ayağıma dolanan.Sadrazamcım da arkadaşları ile dışarı çıktı.Bazen kızıyorum beni yalnız bırakıyorsun diye.Bazen de böyle internetim tutuyor yada yorgun oluyorum.O zaman gözüne bakıyorum "senin dışarda beraber laflayacak yada okey filan oynayacak kimsen yok mu?" diye:))
Gene çenemin düştüğü ana bu sefer de sizler denk geldiniz işte.Hadi iyi akşamlar.Yarın ya da gitmeden bi ara görüşürüz gene.....

April 06, 2007

HAFTA SONUUU !


Hafta sonu geldii.Haftanın en güzel günü cumanın en güzel mesai saatine geldiik.Saat akşam beşe yani.Şimdi burdan dooğru spora(aerobik! yapa yapada iğne ipliğe döndüümm:))Ordan eve.Cumartesi çarşıya gez dolaş,fazla işimde yokk.Şu resimdeki nayklardan alsam mı?
Posted by Picasa

April 05, 2007

karalama


Bu da böyle akşam akşam paint ile yaptığım karalama işte....
Posted by Picasa

April 04, 2007

Masal masal 2

Sevgili cadı' nın masal sobesini cevaplamış ve bir masal yazmıştım.Hızımı alamadım bir masal daha....
Yalnız bu masal kulaktan kulağa ordan da bana gelene kadar eksilmiş yada değişmişş olabilir devamını ya da değişik versiyonunu bilenler bloglarında yazabilir veya bana mail atabilirler ,yayınlarım yani...
Gelelim masalımızaa:
Anne baba ve şirin bir kız çocuğundan oluşan çekirdek aile mutlu mesut orman köylerinden birinde yaşamaktadır.Bu mutlu aile tablosu günlerden bir gün annenin hastalanıp ölmesiyle bozulur.Baba yeniden evlenir. Evlilik olup bitene kadar ufak kızı sever görünen üvey anne, sonradan gerçek yüzünü ortaya çıkarır. Kocasına o kadar vıdı vıdı eder, o kadar kızı kötüler ki adamcağız bu eziyete ancak birkaç sene o da kızcağız kendini idare edecek yaşa gelene kadar dayanır. Sonunda pes eder, alır kızını yanına giderler ormana. Kızcağız daha önceden duyduğundan olayı yanına bir avuç buğday alır. Gittikleri yola döküp sonradan dönüş yolunu bulabilmek için. Baba kızını içi kan ağlayarak ormanda bir ağacın altına bırakır, dala da bir susak kabağı asar içine de su koyar içsin diye. Kızcağız bir süre bekler baba belki döner diye bi yandan da susayıp suyu içer. Döktüğü buğdaylara bakmaya gider bir ümit yolu bulmak için.Ama kuşlar buğdayları yemiştir çoktan akşam yemeği yerine..Çöker kalır umutsuzluk içinde ağacın altına. Bu arada içindeki su biten kabak dallara vurup çın çın ses çıkarmaktadır, başlar ağlamaya:
"Çın çın kabacık,beni bırakıp da giden babacık , Çın çın kabacık beni bırakıp da giden babacık"
Sabahlara kadar böyle hali dermanı kalmayana kadar ağladıktan sonra kalkar kabağını da alıp düşer yola. Az gider uz gider dere tepe düz gider. Bulduğu derelerden kabağına su doldurup içer. Gittiği yollardan birinde yeni yavruları olmuş bir yılanla karşılaşır. Önce çok korkarsa da sonra dörtbir yana dağılmış minik yılanlar ilgisini çeker ve anne yılana yavruları toplamada yardım eder. Yılan yılandır ama nankör değildir, hele hele yavrularına yardım eden birine karşı hiç değildir. Kıza dönüş yolunda yardım etmeye karar verir. Az gidip uz gidip, geri dönüp evin yolunu bulurlar. Baba kızını bıraktığına çoktaan pişman ormana gitmiş ama kızı bulamamıştır. Çaresiz eve geri dönmüş yaptığına dövünerek günlerini geçirirkeen...Gördüklerine inanamaz birden. Şu karşıdan gelen kendi kızı ve yanındakilerde...Amanallah ! Ufaklı büyüklü bir yılan sürüsü !Neyse sarmaş dolaş olduktan sonra baba kız,anneyi korkutup kovalayan yılan ailesine de bahçede bir evcik ayarlar ve sonsuza kadar mutlu yaşarlar...

April 03, 2007

fosil


Şehrimize bir fosil sergisi gelmiş.Eskiden beri fosiller çok ilgimi çekmiştir.Gerçi çok fazla çeşit yoktu ve içerdeki ışıkta yeterli olmadığından fazla fotoğraf çekemedim.Çektikleriminde bir kısmı çıkmamış.Bazılarını da benim beceriksizliğimden iyi çekememişim.Neyse bu fena çıkmamış ve de sağolasın picasa2 .Biraz oynayıp basılabilecek hale getirdim de...
Posted by Picasa

April 02, 2007

Bu ne?

Bilin bakalım bu ne?Cumartesi pişirdiğim pazı yemeğinin artan pazı sapları.
Hayır bu sefer çorbaya konmadılar.Annemin her zaman yaptığı çabuk turşulardan yaptım.Sapların kalıncalarından yaparsanız daha güzel oluyor.

Önce pazı saplarını iyice haşlıyorsunuz.Biraz sarımsak sirke ve tuzlu su ilavesi ile akşam yemeğine kadar bir iki saat bekletirseniz sofranıza hemen yetişen bir pazı sapı turşunuz oluyor.
Şimdi Nenoni gene sebze bişileri uydurmuş demeyin.Vallahi bunu ben uydurmadım:)Annem pazı pişirdiği zaman muhakkak bu turşuyu da yapardı.Ben çok severim, siz de deneyin.

Afiyet olsun.

Posted by Picasa