September 27, 2006

Yeni başlayanlar için Ankara.

1-Yeni başlayanlar için Ankara AŞTİ dir.
2-Soğuğun içine işlediği anda başını kaldırıp denizi aramaz isen kolay alışırsın.
3-Ankarada deniz yoktur.deniz kenarında bir şekilde bulunmuşsan,denizi seviyorsan,Ankarayı kısa vadede sevemiyeceksin,hiç kasma.Yinede çeneni kapa düşüncelerini kendine sakla,bu muhabbeti defalarca kez duymuş olan Ankaralılar pek sevecen davranmazlar,sıcak yaklaşmazlar,baygınlık verirsiniz.Yapmayın atmeyin gözünüzü seveyim.
4-Ankarayı İstanbul ileİzmir ile kıyaslamayın.Bu da sevilmez,hele İzmir karşılaştırması tiksinti yaratır.Yok kordon vardı yok çiğdem vardı bilmemne..Gölbaşında denize dökerler adamı allahıma..
5-Ankarada kış soğuk geçer.Rüzgarı keser ayazı süründürür.Kalın giyinin,bere ve eldiven edinin;öğlen dışarı çıkıyorsanız ve geç saatlere kadar dışarda bulunmanız gerekecekse havaya aldanmayın,coğrafya dersinde karasal iklim için neler söylediğinizi hatırlayın ya da en iyisi iliklerinize kadar üşüyün,sonra gece-gündüz arasındakisıcaklık farkını anlayın.
6-Çinçin mahallesi denilen yere gece gitmeyin,gündüz de gitmeyin.
7-Ankarada deniz yoktur.alışın.
8-Elektronik malzeme,korsan cd falan arıyorsanız Kızılayda vakit kaybetmeyin,teknosa filan da aryıp kazık yemeyin,Maltepe pazarını öğrenin.Ben öğrenciyim abi sözünü motto bilin,her alışverişte işe yarar.
9-Öğrenciyseniz,kendi evinizde kalacaksanız,İtfaiye meydanına gidin,az parayla süper ev nasıl döşenir görün.
10-Atakulede bir halt yok boşuna meraklanmayın,Çankayaya sırf atakuleyi görücem diye tırmanmayın.ha illa bozkır manzarasıgörücem diyip giderseniz hemen aşağıdaki Botanik parkı na bir uğrayın.
11-Ankarada deniz yoktur.deniz aramayın.
12-Metroya girin kaybolun ama alışveriş yapmayın.
13-ODTÜ,Bilkent,Hacettepe yahut Başkent üniversitesi öğrencisi iseniz,araba almayın,otobüs ya da servisi tercih edin.Eskişehir yolunun her sabah yaşadığı tıkanıklıkta tuzunuz bulunmasın.
14-Banliyö trenleri güvenlidir,çekinmeyin.
15-Kaybolursanız sakın kimseye yol sormayın.Yol sorduğunuz her yüz kişiden kırkı gitmemeniz gereken yönü,otuzu karşı tarafı gösrerir.Kalan otuz kişi ise"abi ben buraların yabancısıyım" der.
16-ODTÜ lü değilseniz ODTÜkampüsüne girmeniz Alcatraz dan kaçmaya çalışmanız kadar meşakkatlidir.
17-Ulus pek sevilen bir yer değildir.eski meclisin orda olaması Ulusu güzel kılmaz.
18-En popüler buluşma yeri olan kızılay Dost kitapevi ni öğrenin.
19-Tunalı Hilmi caddesi demeyin.Ankaralılar Hilmi nin güzel bir isim olmadığını düşünüyor olduklarından Tunalı derler.Siz de Tunalı diyin.
20-"Boş yere ağlama kalbini bağlama Ankara kızlarına" şarkısını öğrenin,sık sık söyleyin.
21-Ankarada en güzel mevsim sonbahardır,tadını çıkarın.
22-trafikte taş düşemez ama milletvekili sizi kırmızı ışıkta bekletebilir.Hazırlıklı olun.
23-Gece onbirden sonra sokaklarda kimseciklerin kalmaması normaldir,kimyasal bomba neyin atılmamış,insanlar sığınağa kaçarcasına ortadan kaybolmamışlardır,olağan bir durumdur.Panik olmayın.
24-Nerde olursanız olun aşağıya doğru gittiğinizde Kızılaya çıkarsınız.Pek çok yere yürüyerek ulaşabilirsiniz,kaybolmak gibi bir şansınız yoktur."Aha nerdeyim ben"dediğinizde Ulustasınızdır,panik yapmanıza gerek yok,Bentderesine doğru gitmediğinize emin olduktan sonra,hızla metroya ulaşabilirsiniz,müzelerin biraz aşağısındadır.
25-Etrafınızda,gözünüzü nereye çevirdiyseniz bir robocop ile karşılaşıyorsanız kızılaydasınız demektir.Korkmayın.Eylem vardır.
26-Ankara melankoliktir.Ekim güzeldir.
27-Bilkente yolunuz düşerse Marakesh e bir uğrayın.
28-Metro ve Ankaray ı karıştırmayın.İkiside Kızılayda kesişir,Ankaray AŞTİ ye gider,Metro ise Akköprü tarafına.
29Kar-buz çok olur lütfen dikkatli yürüyün.
30-Ankaradaki yürüyen merdiven adabında acelesi olamayan vatandaş sağda dursun diye bir kural yoktur.Yürüyen merdivene bindiyseniz yürümeyin,durun.zira merdiven sizin için yürümektedir.
31-Genelkurmay önünde ayakkabılarınızı bağlamak için durmayın,makinalı tüfek doğrultuyorlar.
32-İzmirliler,İstanbullular bütün vatandaşlar gibi kardeşlerimizdir ama gelipte"buranın denizi yok,akşamları dolmuş bulunmuyor,İstanbulun gözünü seveyim...bik bik bik"diye trip atanlar sevilmez pek.Yoksa ikisi de şahane şehirlerdir itirazımız yok yani...
yukarıdai yazılar bu günlerde maillerde geziyor ,banada kızkardeşim Mailci göndermiş.Aslında yeni başlayanlardan çok benim gibi şehrinden uzak olanları gülümsetiyor...

September 18, 2006

paintte karalamalar

Alttaki resim paintte yaptığım denemelerden biri.Giderek mausu biraz daha rahat kullanıyorum sanırım.Herhalde kalem gibi kullanılan başka bir resim aleti filan vardır bilgisayarda resim yapanlar için.Ne biliim.Ben şimdilik böyle mausla filan gönül eğlendiriyorum.
Geçen cuma (15 i) annemin,Bugün(18 i) de Boncukçunun yaş günü.Kendilerini kutlar uzuun mutlu yıllar dilerim.
Not:Resimdeki hatun tamamen hayal mahsulu olup anacımla hiçbir benzerliği yoktur.Kalemimin pardon mausumun ucuna öyle geldi öyle çizdim. Posted by Picasa

September 13, 2006

Döndüm...

Merhabalar dostlar.
Geçmiş olsun dilekleriniz için çookk teşekkürler.
Ankaradan iyimser duygularla döndüm.Annemin durumu iyiye gidiyor.İnşallah ameliyata gerek kalmayacak.Ağızdan sıvı gıda vermeye başlamışlar.
Umarım tekrar böyle bir durumla karşılaşmayız...

September 10, 2006

üzgünüm canım da çokk sıkkın

Annemin hastalanıp acilen hastaneye kaldırıldığını öğrendim dün akşam bu gün Ankaraya gidiyorum.Sanırım ameliyat olması gerekiyormuş.Oldukça zor bir ameliyat ve bu kaçıncı.Off inşallah kolay atlatır.
Allahım bu sene başımıza gelen kötü olayların hiç sonu gelmeyecekmi?
Önce babam ayağını kırdı ameliyat oldu, sonra halam hastalandı peşinden eşimin yengesi , daha sonra ikisini de kaybettik.Eşimin çok yakın bir arkadaşını da bu arada kaybettik.Off Allahım ne seneydi bu.Yaa yeter artık isyan etmek istemiyorum ama bunaldık hep beraber.Tamam bitti diyorsun başkası başlıyor:((
Ben Ankarada yakınlarında değilim ancak koşup gidiyorum işte ama kızkardeşlerim yanlarında olduklarından bu darbeler onları daha çok vuruyor.Birşey olduğunda acillerde onlar sabahlıyor.Hakları ödenmez.
Hoşçakalın dönüşte olanları yazarım,dua edin noolur annem bir an önce iyileşsin..

September 08, 2006

yollar ya da işe gelirken..

Efendim günaydın.Bildiğiniz yada bilmediğiniz gibi ben küçük sayılır bir şehirde yaşıyorum son 25 yıldır.Bu ölçekli bir şehirde trafik yada 15 km yoldan işe gelmek gibi bir şeyin olmaması gerekiyor normal olarak,ama burda vaar.Tabii ben kendi evime taşınıp lojmandan çıkınca 15 km yol gelmek zorumda kaldım her sabah,olsun hadi ona alıştık bari yollar güzel olsa.Eğri büğrü viraj ayrıyeten yokuş iniş.Hergün off-road yapıyoruz vallahi(Şimdi ben bu off-road gibi terimleri Mamuliden öğrendim bilmiş olun!)Yolların hali yetmezmiş gibi birde işe gelirken içinden geçtiğim kasabanın ana caddesinde asfalt çalışmaları var.Kapamışlar mı yolu,hadii arkadan dolaş.Ama kasabanın arka yolu yokki ,arka keçi yolları var.25 yılda öğrenemediğim yolları şu birkaç günlük asfalt çalışmaları sırasında öğrendim.Çevrede bu kadar yıldır beni hala tanımamış olanlar varsa onlar da son birkaç günde tanımış oldular.Çünkü neredeyse büyücenek bir park ebadında bir yerde ana yol kapandı diye kaybolma becerisini gösteren ve ikide bir arabanın camını açıp yolu soran bayanı unutmazlar sanırım:))Tabii sorunlar burda bitermi?her gün gazete aldığım dükkan yolun kapalı kısmında kaldıı.Başka dükkan mı?Siz burayı Ankara veya İstanbul filan sandınız herhalde öyle her dükkanda gazete filan yok, bir iki yer satar ordan alırsınız.Şehir merkezinde daha çok gazete bayii var ama ben dedim ya hep aynı yerden alıyorum diye ordan almadım.Neyse tabii burda gazete satan bi yer daha varmış onu buldum,gazetemide aldıım işme geldiim.Herkez gazeteyi nasıl alıyor yada orda çalışan 300 küsür kişinin bi sürüsü senin gibi merkezde oturuyor onlar nasıl geldi sorularının cevabı iki üç satır yukarda,ufacık kasabada kaybolan ben gazete bayiini nerden buliim öyle hemencecik!
Ay işe gelirken yoruldum valla.Aslında siz böyle söylendiğime bakmayın işimi ve iş arkadaşlarımı bulunduğum çevreyi hep sevmişimdir.Sadece her zaman gelmeye alışık olduğum yol,gazetemi aldığım bayi gibi değişmesini istemediğim bazı şeyler var,buda benim takıntım.Alışık olduğum birşey küt diye değişince uyum zorluğu çekiyorum sanırım.Ama şunu söyliyeyim yani işe gelmek kısmı sıkıcı olmaktan çook uzaktı yani:))

September 05, 2006

timsah avcısı öldü

Belgesellerden tanıdığım heyecanla bazende biraz kızarak seyrettiğim Steve Irwin vatoz balığının kuyruğundaki iğnesi ile sokması sonucu ölmüş.Kendisine kızardım çünkü hayvanlarla çok fazla oynuyordu,sanki onlarla güreşiyor gibiydi birazda şov yapıyordu sanırım.2004 deki bir programında bir eliyle bebeğini kucaklarken bir eliylede timsahları beslemiş ve çok tepki almıştı.Mamuli daha ortaokulda yada lisede filandı beraber timsah avcısını seyreder ve ne zaman timsahlara yem olacağını konuşurduk.Ama kaderin cilvesine bakınki ölümü o kadar boğuştuğu timsahların elinden(yada dişlerinden!) değil ama bir vatozun kuyruğundan oldu.sabah Boncukçu ile msn den görüşürken haberi ona ilettiğimde tepkisi"su testisi su yolunda kırılır" oldu.Evet sanırım çoğu kişinin tepkisi de bu yönde olsa gerek.Ama genede ölmek için çok gençti(44 yaşında)yazık oldu doğrusu... Posted by Picasa